MANGALA

Oyun Kökeni: Mangala, Türk kökenli bir oyundur.

Mangala oyunu milletimizin hem en eski ve hem de yüksek bir kültürün mirasçısı olduğunu açıkça göstermektedir. Mangala, Türk dünyasında “dokuz kumalak, dokuz korgol” gibi farklı adlarla bilinen ve sevilerek oynanan bir Türk zekâ oyununun, dünyadaki bilinen ismidir. Yapılan araştırmalar Türklerin strateji ve zekâ oyunlarında da söz sahibi olduğu göstermektedir. Türkiye’de mangala adıyla gündeme gelmiş olan bu oyun, farklı bölgelerde yüze yakın isimle, değişik şekillerde oynanmaktadır.

Oyunun Bilinen Diğer İsimleri:

Ayo: Nijerya

Dokuz Korgol:

Dokuz Kumalak: Kırgızistan

Güç Oyunu: Türkiye

Kale: Türkiye

Köçürme: Türkiye

Mankala: Türkiye

Mangala: Türkiye

Melle Kayası: Türkiye

Tokuz Korgool: Kazakistan

Wari: Karayipler

Warri, Ware, Walle, Awari, Aware, Awaoley, Awele, Oware, Owari, Wouri, Bao, Soro, Mangola, Gabata, Mulabalaba, Sadeqa: Afrika

Oyunun Oynadığı Yer: Kapalı Alan

Oyun Türü: Masa Oyunu

Katılımcı Sayısı: Grup Oyunu (2 kişi ile oynanır)

Amaç: Oyunculardan herhangi birinin rakip oyuncunun bölgesinde yer alan taşlarını bitirmek.

Terimler:

Oyun Malzemeleri (Gereç, materyal): Oyun tahtası, oyun tahtası üzerinde karşılıklı altışar adet olmak üzere on iki küçük kuyu ve her iki oyuncunun taşlarını toplayacağı birer büyük hazneye sahip olduğu mangala oyunu kırk sekiz taşla ve değişik kurallarla oynanabilmektedir.

Kurallar: Bu oyun kızlar ve erkekler (10 yaş ve üzeri) tarafından oynanmaktadır.

Oyuna İlişkin Genel Kurallar:

Mangala bireylerde analitik düşünce, zihinsel becerileri geliştirme, hafıza, geleceği planlama esneklik, hızlı karar verme gibi yeteneklerin gelişimini sağlar. Dikkatli olma odaklanabilme, teknik ve taktik geliştirme, stratejik düşünebilme yetisi öngörü, sosyal beceri ve ince motor becerileri geliştirme, analiz etme, hafıza güçlendirme, özgüven ipuçlarını imgeleme yetileri ve aynı zamanda bireye başarısızlıklar karşısında olumlu davranış sergileme, başarılı ve planlı çalışma, kurallara uyma, sabırlı olma özellikleri kazandırır.

Son yıllarda zeka ve strateji destekli oyunların öğrenme tutumları üzerindeki etkisini incelemek amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Zeka oyunlarıyla destekli öğrenmeye dayalı uygulamaların matematik dersinde akademik başarıyı arttırdığı tespit edilmiştir.

Öğretmenlerin öğretim faaliyetleri sırasında vazgeçilmez bir oyun olarak gördükleri mangalanın, öğrenmeye ve yeni fikirler üretmeye teşvik ettiği öğrencilerin sayısal, sosyal ve sözel zekalarını arttırmaya katkısı olduğu düşünülmektedir.

Mangala oyunu hakkında yazılı kaynakların yetersiz olması sebebiyle kurallar günümüze kulaktan kulağa değişerek aktarılmıştır bu nedenle farklı kural ve isimlerle oynanmaktadır. Fakat mangalanın nesilden nesile doğru bir şekilde yansıtılması için mangala federasyonu belirlediği kurallar ile oyunu garanti altına almıştır.

Mangala oyununun kazanımları

Mangala oyununun toplumda en çok beğenilen model alınan özelliklere olumlu yönde katkısı olduğu düşünülmektedir; 

1. Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmektir.

2. Uyanıklık: Karşısındakinin kurnazlığına karşı savunma ve önlem almadır.

3. Önceden Görme: Hazırladığı oyun manevrasına karşı rakibinin tepkisini önceden tahmin edebilme yeteneğidir.

4. Esneklik: Beklenmedik durumlarda ani bir şekilde tepki gösterebilme yeteneğidir.

5. Direnme: Tüm şaşırtmalara rağmen, kendi planını sonuna dek sürdürebilme yeteneğidir.

6. Sağgörü: Oyunda rakibinden plan ve gücünü gizleyebilme yeteneğidir.

7. Bellek: Rakibin sağgörüsüne karşın, onun durumunu ve gücünü saklamasına rağmen kestirebilme yeteneğidir.

Oyunun Oynanışı

֍ Mangala on iki küçük kuyu ve hazine adı verilen iki büyük kuyudan oluşan oyun zemininde kırk sekiz taş ile iki oyuncu arasında oynanır.

֍ On iki küçük kuyudan altı adedi ve iki hazineden biri oyunculardan birine; diğer kuyular ve hazine ise inci oyuncuya aittir.

֍ Kura neticesinde başlama hakkı kazanan oyuncu kendi bölgesinde bulunan istediği kuyudan dört adet taşı alır.

֍ Bir adet taşı aldığı kuyuya bırakıp saatin tersi yönünde, yani sağa doğru her bir kuyuya birer adet taş bırakarak elindeki taşlar bitene kadar dağıtır.

֍ Elindeki son taş hazinesine denk gelirse, oyuncu tekrar oynama hakkına sahip olur.

֍ Oyuncunun kuyusunda tektaş varsa, sırası geldiğinde bu taşı sağındaki kuyuya taşıyabilir.

֍ Hamle sırası rakibine geçer.

֍ Her seferinde oyuncunun elinde kalan son taş oyunun kaderini belirler.

֍ Hamle sırası gelen oyuncu kendi kuyusundan aldığı taşları dağıtırken elinde taş kaldıysa, rakibinin bölgesindeki kuyulara da taş bırakmaya devam eder.

֍ Oyuncunun elindeki son taş, rakibinin bölgesinde denk geldiği kuyudaki taşların sayısını çift sayı yaparsa oyuncu bu kuyuda yer alan tüm taşların sahibi olur ve onları kendi hazinesine koyar.

֍ Hamle sırası rakibine geçer.

֍ Oyuncu taşları dağıtırken elinde kalan son taş, yine kendi bölgesinde yer alan boş bir kuyuya denk gelirse ve eğer boş kuyusunun karşısındaki kuyuda da rakibine ait taş varsa, hem rakibinin kuyusundaki taşları alır, hem de kendi boş kuyusuna bıraktığı taşı alıp hazinesine koyar.

֍ Hamle sırası rakibine geçer.

֍ Oyunculardan herhangi birinin bölgesinde yer alan taşlar bittiğinde oyun seti biter.

֍ Oyunda kendi bölgesinde taşları ilk biten oyuncu, rakibinin bölgesinde bulunan tüm taşları da kazanır.

֍ Dolayısıyla, oyunun dinamiği son ana kadar hiç düşmez.

֍ Oyun aynı şekilde devam edip gider.

Oyun Adabı:

֍ Hamleyi yapan oyuncu elindeki son taşı hazinesine bırakabilirse tekrar oynama hakkı olur.

֍ Hamle yapan oyuncu elindeki son taşı kendi boş kuyusuna bırakır ve bu kuyunun karşısındaki rakip kuyuda taş var ise hem rakip kuyudaki hem kendi kuyusundaki taşı alarak hazinesine taşır, hamle sırası rakip oyuncuya geçer.

֍ Kuyusundaki taşları ilk biten oyuncu rakibin kuyusundaki taşları hazinesine taşır.

֍ Oyuncu dokunduğu kuyuda hamle yapmak zorundadır.

֍ Türk mangalasında oyunun akışını ve sonra ki hamleyi her zaman son taş belirler.

֍ Türk mangalasında anlaşmalı beraberlik yoktur.

Oyunda üç farklı sonuç olabilir.

Oyunu oynayan oyuncuları A ve B oyuncusu olarak tanımlarsak

A oyuncusunun galibiyeti,

B oyuncusunun galibiyeti,

A ve B oyuncularının beraberliği.

Oyun sonunda veya oyun devam ederken hazinesine oyun alanındaki taşların en az yarısından bir fazlasını yani yirmi beş tanesini taşıyan oyuncu oyunu kazanır. Oyunu kazanan oyuncu bir puan kaybeden sıfır puan alır. Beraberlik durumlarında her iki oyuncuda yarımşar (0,5) puan alır.

Mangala Tanımı ve Önemi

Mangala belirgin karakteristik özelliklere sahip olan, salt beceriye ve zekâ gücüne dayanan oyuna verilen isimdir. Türk toplumlarının sosyal, kültürel, inanç ve devlet, aile yaşantısı ve askeri alanda dünya görüşünü ortaya koyan etnografik bir oyundur. Mangala etrafta bulunabilecek malzemelerden oynanabilecek muhtemelen dünyada ki en eski oyunlardan biridir. Türklerin ata yurtlarından bir savaş oyunu; kurnazlığın, direnmenin ve stratejik çözümlemenin eğiticisi olan mangala, satranç ile benzerlik gösteren, her yaş ve seviyeden insanın zevkle oynayabildiği geçmişinin dört bin yıl önceye dayandığı bir tür zekâ oyunudur. Günümüz dünyasında mankala adıyla oynanmaktadır. Türkçe’ye nakletme şeklinde girmiş Arapça da hareket ettirmek anlamı taşımaktadır. Sakalar, Büyük Hunlar, Göktürkler tarafından oynanan oyunun aslı dokuz kumalaktan türemiştir.

Günümüzde pek çok Türk halkında oynanmakta olan bu oyun bozkır kültürünü devam ettirmekte olan Kazak, Kırgız, Türkmen ve Altay gibi Türk halkları arasında varlığını sürdürmektedir. Tarihte oyunun hayvan güderken çobanlar tarafından kayalara karşılıklı çukurlar oyularak ve bu kuyulara belli sıradaki taşları sırasıyla bırakarak oynandığı söylenir. Oyuna adını verilen kumalağın ise Kazak Türkçesi’nde kelime anlamı koyun veya keçinin yuvarlak ve siyah dışkısını ifade etmekte olduğundan, savaşçı bir yapıya sahip olan Türk çobanlarının bu oyunu oynayarak savaş stratejileri tasarlayarak zaman geçirdiklerinden ayrıca Türklerin sadece avlanarak silah kullanma becerilerini değil aynı zamanda bu tür oyunlarla savaş stratejilerini geliştirerek bu sayede yenilmez oldukları söylenmektedir. Yabancı seyyahların seyahatnamelerinde anlattıkları bu oyun Türklerin saatlerce hiç tartışmadan zevkle oynadıkları bir oyun olarak anlatılmıştır. Oyunu inceleyen uzmanlar Türklere ait stratejiler barındırdığından da bahsetmektedirler. Araştırmalara göre taşlar asker olarak görülmektedir en çok askeri toplayan oyunu kazanmakta ve bu da oyunun savaş oyunu olarak oynandığını desteklemektedir. Kazak Türkçesi’nde her bir çukur otağ ve alınan taşların konduğu hazine ise orduların toplandığı karargâhlar olarak tanımlanmaktadır. Mangala oyunu askeri hayatın dışında Türklerin sosyal hayatına dair izlerde taşımaktadır, Kendi çukuruna taş bırakma kuralı Türk aile hayatında ki baba ocağına sahip çıkma geleneğini yansıtmaktadır. Türklerde baba ocağı önem verilir evin en küçük oğlu her zaman baba ocağında kalmakta diğer evlatlar baba ocağından ayrılıp kendi evlerini kurmaktadırlar. Yine bir başka araştırmaya göre mangala oyununun Binbir Gece Masallarında anlatılan (15. gece) ilk eser olduğunu, bahsi geçen oyun olarak “Mankala” ile doğrudan ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Batılı kaynaklarda mangalanın varlığından 1964 yılında ilk kez bahsedenin İngiliz bir oryantalist olan Thomas Hyde olduğu söylenmektedir. Tarihte mangalanın çağdaşı olduğu diğer oyunlardan daha çok önemli olmasının sebebi olarak her yaştan ve kültürden kişilerin ister arkadaş ortamında ister aile ortamı gibi her türlü sosyal alanda çevreden bulunabilecek doğal materyallerle rahatlıkla oynanabilmesi gösterilmekte, arkeolojik çalışmalar sırasında bulunan üzerinde mangala çukurları olan kayalar bu duruma kanıt gösterilmektedir.

Türklerde Mangala

Oyunun 17. yüzyılda Türkler tarafından dünyaya öğretilmiş olduğu düşünülmektedir. Mangala oyunu Türk dünyasında yüzden fazla değişik ada sahiptir, dünyada “Mankala” Türkiye’de ise “Mangala” denilmektedir. Oyuna ait 4000 yıllık mangala taşı kaya üzerine oyulmuş olarak Kazakistan’da, Almatı Şehri yakınlarında Dastarbaşı Mağarası’nda bulunmuştur. Türklerden önce Araplara Araplardan da dünyaya yayılmıştır. Oyunun Türklerdeki bilinen en eski adı “Köçürme“dir.

Köçürme (Göçürme), saf bir Türkçe addır. Tarihi edebi metinlerimizde köçürme adı geçmekte ve göçürme göç ettirme, aktarma anlamında kullanılmaktadır. Köçürme olarak da bilinen mangala yüzlerce değişik adla ve onlarca değişik kuralla oynanmıştır.

Kaşgarlı Mahmud’un II. yüzyılda yazmış olduğu dünyanın en eski ansiklopedik sözlüklerinden biri olan Divan-ı Lügat’it Türk’de bir oyun adı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaşgarlı Mahmud’un günümüze kadar gelen tek eseri olan Dîvânu Lugâti’t-Türk.

Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmış olmasına rağmen, kitap verdiği örneklendirmeleriyle günümüzde değerli bir folklor hazinesi niteliği taşımaktadır. Oyun için Kaşgarlı Mahmut: “On dört adı dahi verilen bir oyun. Yerde kale gibi dört çizgi çizilir, sonra ona on kapı yapılır. Fındık ve fındığa benzer şeylerle bu kapılar üzerinde oyun oynanır.demektedir. Mangala oyununun bir çeşidi olan “Dokuz Korgol” oyunundan ise Manas Destanı’nda bahsedilmektedir. Halen çeşitli Türk Devleti ve topluluklarında, Altay, Kazakistan Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, İran, Tataristan, Kırım, Romanya, Bulgaristan, Irak, Suriye ve Mısır’da kurallaştırılmış veya müstakil yerel oyunlar olarak oynanmaktadır.

Osmanlı Devleti’nde Mangala

Osmanlı topraklarında eğlence anlayışına dair seyyahların yazdığı metinler, mektuplar, günlükler, siyasetnameler incelendiğinde Osmanlının eğlence zamanlarını; spora dayalı eğlenceler, zihne dayalı gösteriler, oyun, müzik, maharet isteyen gösteriler şeklinde katagorize ettikleri gözlemlenmektedir.
Spora dayalı güreş, cirit, şapka fırlatma, matrak oyunlarının dışında zihne dayalı oyunlarda oynanmaktaydı. Osmanlı’da en sevilen zihin oyunu minkale de denilen mangala idi. Tournefort ve Thevenot’nın yazdığı seyahatnamesinde oyuna “Menkele” adıyla detaylı olarak yer vermiş, Türkler ile ilgili olarak onlar kağıt ve şans oyunlarını hiçbir zaman oynamadığından bu oyunu tercih ettiklerinden bahsetmiştir.
Oyunu her kanatta çukurlar bulunan oyuncuların otuz altı deniz kabuğu alarak kendi çukurlarını doldurdukları, boyutlarının kendisinin iki ayak boyunda ve yarım ayak eninde olan uzunca bir kutudan yapıldığından bahsetmişlerdi. Oyun ile ilgili Osmanlı’yı gezen seyyahların yaşadıkları yerde bu oyunu aktardıkları Türklerin bu oyunu hiç tartışmadan oynadıklarını ifade ettikleri bilinmektedir. Osmanlı kahve kültürünü yansıtan İstanbul’da resmedilen iki görsel kaynak bulunmaktadır. İki kaynakta da mangala oynandığı görülmektedir.

Mangala plânlama, strateji geliştirme, dikkat, konsantrasyon, sayısal mantık gibi zihinsel düşünme becerilerini geliştiren bir oyundur bu nedenle Osmanlı döneminde özellikler şehzadelerin düşünme becerilerini geliştirmek için sarayda da sıklıklar oynanmıştır. Oyun 17’inci yüzyılda batılıların Osmanlı ülkelerinden öğrenerek kendi ülkelerine götürmeleri ile mangala adıyla dünyaya yayılmıştır.

Osmanlı’dan Bugüne Mangala

Osmanlı’da bir hayli önemli olan mangala oyunu zaman içinde pek çok tür halkı tarafından unutulmaya yüz tutmuştur. Unutulan bu oyun Temmuz 2007’de Kazakistan’dan gelen Dokuz Kumalak Federasyon temsilcisi Maksat Şotayev’in Makedonya’nın Ohri şehrinde düzenlenen Türk Gençlik Kurultayı’na mangala oyununu öğretmeye gittiği sırada Prof. Dr. Abdulvahap Kara ile görüşerek Türkiye’de tekrar canlanması için yardım istemesiyle yeniden hatırlanmıştır. Bu görüşmenin ardından Prof. Dr. Abdulvahap Kara 5 Ağustos 2007 yılında “Dört Bin Yıllık Türk Zeka ve Strateji Oyunu: Dokuz Kumalak (Dokuz Taş)” başlıklı makalesinin yayımlanış ve büyük ses getirmiştir. Ardından bu oyunu destekçileri gelmiş Arslan Küçükyıldız önce blog sitesi açmış ardından uzun çalışmalar neticesinde üç yüz dört sayfadan oluşan ”Köçürme/Mangala” kitabını çıkarmıştır. Kitapta yedi bölüm ve iki yüz elli başlık altında incelemiş dünyada mangalayı kurallarını ve farklılıklarını ele almıştır. Mangalanın Türkiye’ye tanıtılması ve yeniden üretime geçilerek Türk halkının bu oyunu yeniden oynaması geçilmesi Serdar Ceyhun ve Serkan Ceyhun etkili olmuştur. Serdar ve Serkan Ceyhun 1954 yılında İstanbul’da açılan dünyanın ilk kahvehanesi üzerine yaptıkları araştırma kapsamında 1554 ile 1645 arasında tüm dünyada kahve kültürünü anlatan iki görsel kaynağa ulaşmışlardır.
Bu kaynaklardan biri 1582 yılında Sultan Ahmet Meydanı’nda Şehzade Mehmed’in sünnet düğünü ikincisi ise Dublin’de Chester Beatty XV’inci Yüzyıl kütüphanesindeki minyatürdür. Dünyanın ilk kafesinin İstanbul’da resmedildiği bu minyatürde mangala oyununun ilk delil fotoğrafı olan ve şu an Topkapı Sarayı deposunda tutulan minyatür tespit etmişlerdir. Minyatürlerde kahvehanelerde insanların tavlanın yanı sıra başka bir oyun daha fark etmişler ardından oyunun ne olduğunu araştırarak Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nın yazmış olduğu makaleye ulaşmışlardır. Böylece mangala yayma çalışmalarının temelleri atılmış olmuştur. Resimler üzerine çalışmalarını detaylandırmışlar, Gaziantep Kalesi’ne mangala kayası, Mersin’de Kanlıdivane’de yine mangala çukurlarını tespit etmişlerdir.

Mangalanın yeniden tanıtılması ve yaşatılması amacıyla Ekim 2009’da mangala tahtası üretimine başlanmış, okullar bünyesinde kurslar ve yarışmalar düzenlenmiş, kulüpler kurulmuş, Kültür ve Turizm Bakanlığı mangala oyununun yeni nesillere aktarılması ve tanıtılmasının yararlı olacağını ülkemizin tanıtımına destek olacağını tavsiye eden bir karar çıkarmıştır. Yaygınlaştırma çalışmaları kapsamında seminer ve paneller düzenlenmiş, öğretmen adaylarına mangala öğretiyorum projesi gerçekleştirilmiş, ulusal fuarlarda tanıtımları yapılmış, Türkiye gençler mangala şampiyonası yapılmıştır. Özellikle kültürel mirası koruma çalışmalarında halkında önemli bir paydaş olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu doğrultuda Türkiye’de şuan yaklaşık elli bin kişinin bu oyunu oynadığı bilinmektedir. Türkiye’de 2015 yılında kurulan mangala federasyonu ve Türk zeka oyunları (TAZOF) federasyonu bünyesinde de tanıtım ve yaygınlaştırma faaliyetleri sürdürülmektedir.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir