HUCUR — MUCUR
Oyun Kökeni: Hucur – Mucur, Türkiye (Tunceli / Çemişgezek) kökenli bir oyundur.
Oyunun Bilinen Diğer İsimleri:
Birdirbir: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Birdirbir (Afyonkarahisar): Türkiye (Afyonkarahisar / Nuh köyü)
Birdirbir (Burdur): Türkiye (Burdur)
Birdirbir (Şanlıurfa): Türkiye (Şanlıurfa)
Eşşek Beli: Azerbaycan
Hostana: Azerbaycan
Sıraman: Türkiye (Sakarya / Kaynarca)
Oyunun Oynadığı Yer: Açık Alan
Oyun Türü: Sokak Oyunu (Düz ve geniş bir alan)
Katılımcı Sayısı: Grup Oyunu (En az 5 kişi ile oynanır)
Amaç: Ebenin atladığı şekilde ve söylediklerini tekrarlayarak yatan oyuncuların üzerinden atlamak.
Terimler:
Oyun Malzemeleri (Gereç, materyal): Her oyuncu için 1’er adet fes veya şapka.
Kurallar: Bu oyun erkekler (10 yaş ve üzeri) tarafından oynanmaktadır.
Oyuna İlişkin Genel Kurallar:
– Bu oyun da çok neşeli, hareketli, güldürücü bir oyundur. Bilhassa ebelerin bin bir güldürücü cümle yaratarak atlamalara devam etmeleri çok enteresan ve çok neşeli olmaktadır.
– Bu oyuna Anadolu’nun muhtelif yerlerinde Birdirbir denilmektedir.
Oyunun Oynanışı
֍ Oyuna başlamadan önce oyuncuların içerisinden iki kişi karşı karşıya gelir.
֍ Ellerinde taş saklarlar, bulan oyuncular ebe olur.
֍ Bulamayanlar ise ellerim diz kapaklarına dayar ve münasip bir noktada yere eğilir.
֍ Oyuncular, on on beş metre geriden, ebe önde olduğu halde sıra ile hız alarak gelirler ve ortada yatan arkadaşın üzerinden atlayıp karşı tarafa geçerler.
֍ Her atlayışta ebe bir şey söylemeğe mecburdur. Örneğin ilk defa: “Hucur – Mucur. Bundan geç” diye yüksek sesle söylenerek geçer.
֍ Arkadaki oyuncular da hem atlar, hem de ebenin bu sözünü yüksek sesle tekrar etmeğe mecburdurlar.
֍ Şayet içlerinden birisi unutup da söylemeden atlarsa bu oyuncu yatırılır (diz kapaklarına dayar ve münasip bir noktada yere eğilir).
֍ Karşı taraftan yine başta ebe ve bütün oyuncular bir biri arkasından hız alarak koşar ve ikinci atlamayı yaparlar.
֍ Bu defa da ebe: “Minarede abam kaldı.“
֍ Üçüncüde: “Bunu bilmeyen bir dedem kaldı“, diye söyleyerek geçerler.
֍ Dördüncü ve beşinci atlamalar da bu suretle devam eder.
֍ Ebe her atlayışta güldürücü bir cümle yaratarak oyunu istediği kadar uzatabilir.
֍ Bazen üç dört atlamadan sonra ebe eline bir fes veya şapka alır, atlarken yatanın sırtına hem fesi veya şapkayı koyar, hem de atlar.
֍ Arkasından gelenler bu fesi veya şapkayı yere düşürmeden atlamak zorundadırlar.
֍ Fesi veya şapkayı düşüren oyuncu, oyunu kaybeder ve hemen yere o yatırılır.
֍ Oyuncular, birinci fesi veya şapkayı düşürmeden oyunu tamamlarlarsa bu defa ebe atlamayı daha zorlaştırmak için kendi fesi veya şapkasının üzerine diğer oyuncuların fesini veya şapkasını koyarak atlayacaktır, diye emir verir.
֍ Oyuncular bunu da muvaffakiyetle başarabilirler.
֍ Yatanın sırtı bir yığın fesle dolar veyahut ikinci ve üçüncü festen sonra hepsi birden yere düşebilir.
֍ Düşüren oyuncu yatar, yatan oyuncu ise kurtulur.
֍ Bazen da her atlayıştan sonra ebe tarafından, yatanın biraz daha dikleştirilmesi ile de oyuncular arasından bir çoğu bu yüksekliği atlayamazlar, oyunu kaybederler.
֍ Oyun aynı şekilde devam edip gider.