TEPÜK

Oyun Kökeni: Tepük, Türkiye kökenli bir oyundur.

Eski Türkler günümüzde futbol adı verilen oyunu “tepük” olarak oynamaktaydılar. Tepük, tekmelemek, tepmek anlamına gelen bir sözcüktür. Bu oyunu sadece ayakla oynadıkları için tepük adını vermişlerdir.

Divanü Lûgat-it-Türk’ün Atalay tarafından yapılan tercümesinde tepük kavramı şöyle açıklanmaktadır: “Kurşun eritilerek iğ ağırşağı şeklinde dökülür, üzerine keçi kılı veya benzen bir şey sarılır, çocuklar bunu teperek oynarlar.

Bunun dışında da tepük hakkında başka bir bilgi yoktur

Ayak topu olarak adlandırılan futbolun, özellikle Göktürklerde kız ve erkek çocukları arasında oldukça sevilerek oynanan bir oyun olduğu da bilinmektedir. Özellikle deriden yapılmış ve içi kıl ile doldurulmuş olan top büyük bir neşe kaynağı olmakta ve Göktürk çocukları, bu tür bir topla, ayak topu (futbol) oynamaktaydılar.

Oyunun Bilinen Diğer İsimleri:

Çipolik: Azeriler

Jegi Chagi: Koreliler

Jianzi: Çinliler

Lânga: Kırgızlar

Para: Türkmenler

Tebek: Altaylar

Tebük: Moğolistan’daki Kazaklar

Tepgüç: Uygurlar

Tepik: Türkler

Tepküç: Uygurlar

Tevek: Tuvalılar

Tibek: Hakaslar

Tsuh Küh: Çinliler

Oyunun Oynadığı Yer: Açık Alan

Oyun Türü: Sokak Oyunu (Düz, geniş ve toprak bir alan)

Katılımcı Sayısı: Grup Oyunu (En az 8 kişi ile oynanır)

Amaç: Oyundan tüm oyuncuların ve seyredenlerin eğlenmiş ve mutlu bir şekilde ayrılmış olması.

Terimler:

Oyun Malzemeleri (Gereç, materyal): Kurşun eritilerek iğ ağırşağı şeklinde dökülür, üzerine keçi kılı veya başka bir şey sarılır, çocuklar bunu teperek oynarlar.” (Mahmud Kâşgarî’nin eserinde)

Tüm bunlar tepük oyununda kullanılan aletin yassı bir şekilde olduğu ve futbol gibi oyunlarda kullanılması mümkün olmadığı düşüncesini pekiştirir

Kurallar: Bu oyun (spor) kızlar ve erkekler (7 yaş ve üzeri) tarafından oynanmaktadır.

Oyuna İlişkin Genel Kurallar:

Eski Türkler arasında yaygın bir oyundur.

Divanü Lûgat-it-Türk’ün tercümesinde Tepük kavramı şöyle açıklanmaktadır: “Kurşun eritilerek iğ ağırşağı şeklinde dökülür, üzerine keçi Kılı veya benzen bir şey sarılır, çocular bunu teperek oynarlar

Divan’a göre, iğ ağırşağı şeklinde dökülen kurşun üzerine keçi kılı sarılarak imal edilen ve çocukların ayakla teperek oynadıkları Tepük, Cumhuriyet tarihi boyunca ülkemizde yazılmış olan ve spor tarihini konu edinen hemen hemen tüm yayınlarda, Türklerde futbol oyununun kökeni olarak yansıtılmıştır. Ancak, iğ ağırşağının küresel değil, yassı ve yuvarlak olması ve açıklaması Arapça olan Tepük maddesinin Türkçe ve diğer dillerdeki farklı çevirilerinde, tercümelerin, keçi kıllarının, yassı-yuvarlak kurşun kitlesinin üzerine sarılmayıp, içinden geçirildiği biçiminde yapılması göz önüne alındığında, oyun aracının bilinen formda bir top olmadığı, dolayısıyla, oyunun da günümüz futbol oyununun bir prototipi olamayacağı anlaşılmaktadır.

XI’inci XIV’üncü yüzyıllar arasında, İran şiirinde mecazi anlamda oldukça sık kullanılan bir kavram olan Tepük ile ilgili tesbit edilebilen dörtlüklerin analizleri de, bu cismin, matematiksel anlamda bir küre olmadığını göstermektedir.

Kaşgarlı, oyun aracı cismi sadece materyal-teknik açıdan tanımlamaya çalışmış, ancak, oyunun oynanış biçimi ve kuralları hakkında, çocukların oynadığı ve ayakla tepmek esasına dayalı oluşu dışında malûmat vermemiştir.

Bununla birlikte, verilen açıklama incelendiğinde oyun aracının başlıca iki unsurdan meydana geldiği anlaşılmaktadır.

Biri, iğ ağırşağı şeklinde dökülen kurşun kitlesi, diğeri ise, bununla irtibatlandırılan keçi kılı veya benzeridir. Kaşgarlı‘nın, cismin formunu iğ ağırşağı benzetimiyle vermesindeki amacın, somut bir örnekle, bu spesifik oyun aracının görünümü hakkında okuyucuya rahat bti tasavvur imkanı sağlamak olduğu düşünülebilir.

Ağırşak, bilindiği gibi, ip eğirmek için taştan ya da kemikten yapılan, yassı-yuvarlak veya yarım küre şeklinde, ortası delik bir cisimdir. Ağırşakların, tarihin bilinen devirlerinden beri hemen hemen bütün kavimlerde şekli hiç değişmeyen bir alet oluşu , farklı formlarda, özellikle küresel ağırşakların da olabileceği ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Öyleyse, Kaşgarlı, ağırşak benzetimiyle, Tepük oyunundaki aracın küresel bir form taşımadığını açıkça vurgulamış olmaktadır.

Top oyunlarının belgelenebilmiş ilk formları ise Akdeniz ve Çin kültür çevrelerine ait olup, buluntular Milattan Önce 3000 ilâ Milattan Önce 2000 arasında tarihlendirilmektedir.

Tarihi süreç içerisinde, ilgili devrin ve toplumun materyal – teknik imkânları ve sanatsal uecerilcrinLı ürünü olarak ortaya çıkan oyun aracı “top”un formu ile doğrudan ilişkili farklı oyun ve oynanış biçimleri belirginlik kazanmıştır. Ortaya çıkış öncelikleri bakımından; el, ayak ya da vücudun farklı bölgelerinin topa direkt temasıyla gerçekleşen oyunları, değişik formlardaki sopa, raket gibi araçlar yardımıyla oynanan oyunlann, bunlan da, daha kompleks beceriler gerektiren atlı sopalı veya raketli top oyunlarının izlediği söylenebilir. Top oyunlarının bir çok arkaik formu, yazılı kaynaklardaki eksik oyun tasvirleri ve rölyeflerdeki tek sahneli görüntülerin, oyunun bütününün rekonstrüksiyonuna meydan vermemesi nedeniyle tam olarak tanımlanamamaktadır.

Dolayısıyla, bugünkü futbol oyununun kökeni olarak, Eski Yunan‘da Episkyros, eski Roma‘da Harpastum ve Pila paganika  ya da Eski Çin’de Tsuh – küh gibi farklı oyunların gösterilmesi de aynı problemden kaynaklanmaktadır. Buradaki kriter, adı geçen oyunlarda vücudun diğer bölgeleri dışında ayağın da topla temasının söz konusu olmasıdır.

Tepük oyunu kazanımları:

  • Akıl Yürütme Becerileri
  • Algılama Becerisi
  • Bağlamsal Düşünme
  • Başarıyı Tebrik
  • Bir Hareketi Sürdürme (Psikomotor Beceriler)
  • Büyük Kas Gelişimi (Fiziksel Beceriler)
  • Çeviklik
  • Dayanışma (Duyuşsal Beceriler)
  • Denge (Psikomotor Beceriler)
  • Diğer Oyuncuların Duygularını Anlama
  • Dikkat ve Konsantrasyon
  • Dikkati Yoğunlaştırmak (Bilişsel Beceriler)
  • Düşünme Becerileri
  • El ve Motor Becerileri
  • El – Ayak Koordinasyonu (Psikomotor Beceriler)
  • Empati Kurma
  • Eş Güdüm (Koordinasyon)
  • Gelişim Desteği
  • Grup Çalışmaları
  • Görsel ve Uzamsal Algı
  • Hareketleri Hızlandırmak
  • Hızlı Düşünme
  • İletişim Becerileri
  • İletişim ve Sosyalleşme (Sosyal ve Dil Becerileri)
  • İnce Kas Becerileri (Psikomotor)
  • İnce Motor Becerileri
  • İş Birliği
  • İşitsel Zekâ
  • Karar Verme (Bilişsel Beceriler)
  • Konsantrasyon (Bilişsel Beceriler)
  • Kurallara Uyma (Duyuşsal Beceriler)
  • Kuvvet
  • Küçük Kas Gelişimi (Psikomotor Beceriler)
  • Mantık Yürütme
  • Mesafe Algısı
  • Odaklanma
  • Otokontrol
  • Oyuncuların Birbirleriyle Etkileşim Kurması
  • Öz Güven (Duyuşsal Beceriler)
  • Paylaşım
  • Sabır
  • Sıralı Düşünme
  • Sorumluluk
  • Sosyal – Duygusal
  • Tahmin Yürütme
  • Tepki Hızı (Psikomotor Beceriler) Gelişimi Destekleme

Oyunun Oynanışı

֍ Top oyunları, bir araç yardımıyla uygulanan sportif aktivitelerin en eskilerinden bilidir.

֍ Modern spor oyunları da, büyük ölçüde, farklı formlarda topların oyun aracı olarak kullanıldığı oyunlardan oluşmaktadır. Oyun tarihi araştırmaları ilk top oyunu formlarının Milattan Önce 7000 yılından itibaren ortaya çıktığına işaret etmektedirler.

֍ Erken devir Türk kültür çevrelerinde oynanan top oyunlarından bahseden kaynaklar oldukça sınırlı olmakla birlikte, gerek eski Çin kronikleri, gerekse Kaşgarlı Mahmud’un XI’inci yüzyıla ait Divanü Lûgat-it-Türk (DLT) adlı eseri, eski Türk toplum hayatını biçimlendiren unsurlardan biri olan sportif top oyunları hakkında önemli bilgiler vermektedir.

֍ Tepük ve Tepük oyunu: Materyal – Teknik Bir Analiz Kronolojik açıdan bakıldığında, belirli bir oyunu ihtiva eden anlamıyla Tepük kavramından bahseden ilk kaynak, Kaşgarlı Mahmud’un XI’inci yüzyılda yazdığı Divanü Lügat – i t – Türk adlı eseridir. XI’inci ve XIV’üncü yüzyıllar arası Türk ve Fars şiirinde mecazi anlamda oldukça sık kullanılan ve bu dönemlerde moda bir kavram olarak yaygınlaşan Tepük, son olarak XIV’üncü yüzyılda yazılan ibni-Mühenna Lügatine yer aldıktan sonra, hem oyun aracı cisim, hem de kavram olarak bugünkü Türk dillerinde hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur.

֍ Divanü Lûgat-it-Türk‘ün Atalay tarafından yapılan tercümesinde Tepük kavramı şöyle açıklanmaktadır: “Kurşun eritilerek iğ ağırşağı şeklinde dökülür, üzerine keçi Kılı veya benzen bir şey sarılır, çocuklar bunu teperek oynarlar.

֍ Görüldüğü gibi, Kaşgarlı, oyun aracı cismi sadece materyal-teknik açıdan tanımlamaya çalışmış, ancak, oyunun oynanış biçimi ve kuralları hakkında, çocukların oynadığı ve ayakla tepmek esasına dayalı oluşu dışında malûmat vermemiştir. Bununla birlikte, verilen açıklama incelendiğinde oyun aracının başlıca iki unsurdan meydana geldiği anlaşılmaktadır.

֍ Biri, iğ ağırşağı şeklinde dökülen kurşun kitlesi, diğeri ise, bununla utibatlandııılan keçi kılı veya benzeridir. Kaşgarlı’nın, cismin formunu iğ ağırşağı benzetimiyle vermesindeki amacın, somut bir örnekle, bu spesifik oyun aracının görünümü hakkında okuyucuya rahat bti tasavvur imkanı sağlamak olduğu düşünülebilir. Ağırşak, bilindiği gibi, ip eğümek için taştan ya da kemikten yapılan, yassı-yuvarlak veya yarım küre şeklinde, ortası delik bir cisimdü. Ağırşakların, tarihin bilinen devrilerinden beri hemen hemen bütün kavimlerde şekli hiç değişmeyen bir alet oluşu, farklı formlarda, özellikle küresel ağırşakların da olabileceği ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Öyleyse, Kaşgarlı, ağırşak benzetimiyle, Tepük oyunundaki aracın küresel bir form taşımadığını açıkça vurgulamış olmaktadır.

֍ İğ ağırşağı şeklinde dökülen kurşun kitlesi ile keçi kılı veya benzerinin ne tür bir uygulamaya tabi tutularak oyun aracı Tepük un oluşturulduğunun bilinmesi, bize göre en önemli noktadır. Atalay’ın Türkçe çevirisi, kurşun kitlesinin üzerine keçi kılının sarıldığı şeklindedir. Bu yöntemle elde edilecek bir cismin, futbol oyununun ihtiyaç duyduğu formda, yuvarlak-küresel bir topa benzemeyeceği açıktır. Ayrıca, küresel bir cisim elde etmek için yassı bir kurşun parçasından hareket etmenin mantığı ne olmalıdır? Eserinde, top, topık, top yuvarlamak, top yuvarlaşmak gibi kavramlara yer verdiğine bakılırsa, Kaşgarlı’nın gerçek anlamda küresel topların nasıl yapıldığını bildiği muhakkaktır. Kaldı ki, Kaşgarlı’nın yaşadığı XI. yüzyıldan daha önceki devirlere ait Türk kültür çevrelerinde, futbol benzeri oyunların oynandığı ve oyun aracı olarak, genellikle sekiz parçalı dikilmiş bez ya da deri kılıflara hayvan kılları doldurularak yapılan topların  kullanıldığı eski Çin kroniklerinde ifade edilmekte, oyunun ustaları olarak ta, “kuzeyli barbarlar”, yani Proto – Türk halklar gösterilmektedir. O halde, yassı-yuvarlak malzemesiyle Tepük, futbol topunun prototipi olamayacağına, dolayısıyla, bununla oynanan oyun günümüz futbol oyununa köken teşkil edemeyeceğine göre, cismin gerçek görünümü nasıldır ve ne tür bir oyunda kullanılmaktadır? Bu sorunun cevabı, yassı-yuvarlak kurşun kitlesine keçi kıllarının nasıl sarıldığında yatmaktadır.

֍ Kaşgarlı Mahmud, DLT’yi Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazdığından, Tepük kavramının açıklaması da Arapça’dır. Türkiye’de, Tepük oyununun futbol benzeri bir oyun olduğunu ileri süren kaynaklar, genellikle DLT’nin Atalay çevirisine dayanmaktadır. Bu çeviri, yukarıda bahsedildiği gibi, kılların iğ ağırşağı biçimindeki kurşun kitlesinin üzerine” sarıldığı şeklindedir. Ancak, DLT ile ilgili gerek yerli, gerekse yabancı literatürdeki Teptik kavramı çevrilerinde önemli bazı farklılıklar görülmektedir. İbni Mühenna Lûgati’nde, yine DLTnin esas alındığı açıklamada, Teptik, ağırşak şeklinde kurşundan yapılan ve “içine” keçi kılı vb. doldurulan bir nesne olarak tanımlanmaktadır.  Böylece, keçi kıllarının kurşun kitlesinin üzerine sarılmasıve içine doldurulmasıgibi iki değişik uygulama biçimi gündeme gelmektedir ve bunlar, anılan cismin dış görünümünü doğrudan etkileyebilecek mahiyettedir. Alman dilbilimci Dörfer , DLTde Arapça açıklaması verilen Tepük kavramının değişik dillere tercümelerindeki bir hataya işaret ederek, açıklamada geçen Arapça öntakı fîhî “nin, üzerineya da üzerindenolarak değil, içindenya da içineşeklinde çevrilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Buradan hareketle de, Dörfer , keçi kıllarının kurşun kitlesinin ortasındaki delikten geçirilerek sarılmış ve uçlarının bü* tutam olarak dışarıda bırakılmış olabileceğini ileri sürmektedir. XII’inci yüzyıl Fars şairlerinden Mehseti’ye ve XIV. yüzyıldan anonim bir şaire ait dörtlükler, Tepük oyununu ve oyun aracı cismin oyun esnasındaki davranışlarını tanımlar niteliktedir: miskin tepük er nedâşte pervâyet çün men neşûde şeftey-i her câyet biçâre leked heme-hâred vez pey-i dil me-âyed u buse me-dihed ber pâyed  Mehseti(12’inci yüzyıl)

Eğer zavallı Tepük’ün sana meyli olmasaydı,

benim gibi senin her yerinin vurgunu (delisi) olmayacaktı.

Biçare, mütemadiyen tekmeleniyor, fakat, her defasında kalbinin ardısıra gelerek (senin tarafından çalman kalbi için ricada bulunmak üzere),

senin ayağının üzerini (tekrar tekrar) öpüyor.

rûzi ki men ez behr-i tu derbâzem men ân rîiz zihurremı ber efrâzem ser ver men şeref-i bûse-i payet yâbem her dem çü tepük sûy-i felek yâzem ser. Anonim (14’üncü yüzyıl)

Senin için başımı ortaya koyarak oynadığım gün,

sevinçten başımı yukarı kaldıracağım.

Eğer ayaklarını öpme şerefine kavuşabilirsem,

her an başımı Tepük gibi gökyüzüne doğru çekeceğim (kaldıracağım).

֍ Dörtlüklerden anlaşıldığı kadarıyla, Tepük oyunu, birbirini takip eden, ardışık vuruşlara dayalıdır. Oyun aracı cismin başdenilebilecek belugin bir kısmı vardır ve vuruş esnasında ayağa bu kısım temas etmektedir. Vuruş sonrası cisim dikey olarak yükselirken baş kısmı yukarıya, inişte ise aşağıya dönüktür. Dolayısıyla, oyun aracı Tepük, uçuş güvenliğini ve dengesini sağlayıcı aksamı olan bir cisim görünümü vermektedir. O halde, Tepük, uçuş esnasında baş kısmının yönünü belüleyen, baş kısmından daha hafif, kuyruk denilebilecek ilave bir aksamla teçhiz edilmiş olmalıdır.

֍ Oyun aracına ilişin bu özellikler göz önüne alındığında, Tepük‘ün günümüzde tüy topda denilen badminton topunun proto tipine benzediği, oyunun da, raketle oynanan badmintonun, ayakların “raket” olarak kullanılmasıyla oynanan bir versiyonu olduğu söylenebilir.  Bu veriler, oyun aracı cismin imâlinde izlenen yöntemi açıklığa kavuşturur mahiyettedir: İğ ağırşağı şeklinde dökülen ortası delik kurşun kitlesine, keçi veya benzeri hayvan kılları, delik kısmın içinden geçirilerek sarılmakta ve sonunda kılların uçları bir demet halinde dışarıda bırakılmaktadır.

֍ Dörfer ve Brands, oyunun ve oyun aracı cismin ortadan kaybolması dolayısıyla, Tepük kavramının spesifik anlamıyla günümüze kadar gelemediğine işaret etmektedirler. Kavramın, belirli bir oyunu içeren spesifik anlamını kaybetmiş olması kabul edilebilir olmakla birlikte, Le Coq‘un 20.yy. başlarında Doğu Türkistan‘da gerçekleştirdiği folklor araştırmalarında Uygurlar‘da tesbit ettiği Tepgüçoyunu ve oyun aracının, Tepük ile benzerliği dikkat çekicidir. Le Coq’un çizimini de verdiği Tepgüç, üstüste konulmuş bir kaç bakır ya da prinç Çin parasının ortasındaki delikten bir tutam at kılının sıkıştırılarak geçirilmesiyle oluşturulmaktadır. Alt kısımda kalan at kılları kısaca kesilerek her yöne açılmakta ve böylece vuruş esnasında ayağı acıtmayacak bir yastık görevi görmektedir. Üst kısımdaki kıllar ise uzun bırakılmıştır. Cismin toplam uzunluğu 6 – 7 Santimetre kadardır. Tepgüç‘ün de Tepük gibi badminton topunun ilkel bir modeli olabilecek yapı ve görünüme sahip olduğu görülmektedir. Tepük cisminin imâlinde kullanılan iğ ağırşağı şeklindeki kurşun kitlesinin yerini Tepgüç’te madeni paralar almıştır. Cisimlerin uçuş kolaylığı ve güvenliği sağlayıcı kılaksamları ise tamamen aynıdır. Her ikisi de, çocuklar tarafından ayakla tepilerek oynanan bu tür ayaktopu oyunu olarak ifade edilmektedir. Ayrıca, Kaşgarlı Mahmudîın Uygur Olması da, Divanü Lûgat-it-Türk’de bahsettiği Tepük oyunuyla, Uygur kültür çevresine ait Tepgüç oyununu kastetmiş olabileceği tezini kuvvetlendirmektedir.

֍ Ayakla tepmek esasına dayandığı için Türk spor tarihi çalışmalarında futbol oyununun önceli olarak gösterilen “Tepük Oyunu“nun, gerek oyun aracı cismin formu, gerekse oyunun oynanış biçimi bakımından futbola köken teşkil edemeyeceği anlaşılmaktadır. Tepük cisminin mahiyetinin yanlış anlaşılması, Divanü Lûgat-it-Türk‘de orijinal açıklaması Arapça olan Tepük kavramında geçen Arapça bir öntakıya, değişik dillere yapılan çevirilerde, farklı anlamlar verilmesinden kaynaklanmaktadır. İğ ağırşağı selinde dökülen kurşun kitlesinin üzerine keçi veya benzeri hayvan kıllarının sarılmasıyla oyun aracı Tepük’ün elde edildiği yönündeki çeviriler, cismin gerçek görünümünü tasavvura imkân tanımamaktadır. Tartışma konusu olan Arapça öntakı “fihî‘nin, “üzerine” olarak değil içine” ya da “içinde” şeklinde çevrilmesi gerektiğini belirten dilbilim çalışmalarından hare- ket edilerek, keçi kıllarının kurşun kitlesinin ortasındaki delikten, yani içinden geçirilerek sarıldığı ya da kılların, İbni-Mühenna Lügatinde açıklandığı gibi direkt içine doldurulduğu ve uçlarının bir tutam halinde dışarıda bırakıldığı kanaatine varılmıştır. Kurşun kitlesinden bir* baş ve bunun içinden geçirilmiş kıllardan bir gövdeolarak iki aksama sahip olan Tepük bu formuyla, günümüzde, tüy topta denilen badminton topunun ilkel bir modeline benzemektedir. XII’inci ve XIV’üncü yüzyıl Fars şairlerine ait, Tepük’ten bahseden dörtlüklerden çıkarılan oyunun da ancak verilen form ve nitelikte bir oyun aracıyla oynanması mümkündür. Dörtlüklerde mecazi anlamda yer alan oyunda, Tepük cismine ayakla vurulduğunda, baş kısmı yukarıda olmak üzere dikey olarak yükselmekte, iniş esnasında ise baş aşağıyı göstermekte ve tekrarlanacak vuruş için ayakla temas eden kısım olmaktadır. O halde, Tepük, futbol oyununun ihtiyaç gösterdiği yuvarlak-küresel toplarda olmayan, belirgin bir başkısmına sahiptir. Ayrıca, burada, baş kısmı sürekli gidiş yönünü gösterdiğinden, başın yönünü tayin edici, uçuş dengesini sağlayıcı ek bir aksamın varlığı söz konusu olmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla Tepük oyunu, oyun aracı cismin ayakta sektirilmesi esasına dayalıdır. Oyunun, bu şekliyle karşılıklı iki oyuncu arasında oynanması da mümkün görülmektedir. Bu durumda Tepük oyununun, günümüz sporlarından badmintonun, ayakların raket olarak kullanılmasıyla oynanan tarihi bü’ versiyonu olduğu söylenebilir. Tepük kavramına XIV’inci  yüzyıldan itibaren rastlanılmamasının sebebi olarak oyunun ortadan kaybolmasını gösteren dilbilim çalışmalarının aksine, XX’inci yüzyıl başlarında, Doğu Türkistan‘da, Uygurlar arasında tesbit edilen Tepgüçoyununun, gerek oyun aracının formu, gerekse oynanma biçimi bakımından Tepükoyunuyla şaşırtıcı bir benzerlik göstermesi, adlarında tepmekfiilinden kaynaklanan kavramsal bir yakınlık ta olan bu iki oyunun, aynı oyun olabileceğini düşündürmektedir.

Tepük Oyununun Yaşayan Varyantları

Çipolik (Azerilerde) Oyunu

Azerbaycan çocuk oyunlarından “çipolik”, kurutulmuş kuzu ya da keçi derisinin tüysüz tarafına ağırlık sağlaması için iple kurşun bağlanması sonucu elde edilen cisimle oynanmaktadır. Malzeme ve üretim tekniği açısından çipolik, Kaşgarlı’nın, kurşun kitlesi üzerine keçi kılı veya benzerinin sarılmasıyla oluşturulduğunu belirttiği tepük ile aynıdır.

Daha çok grup halinde oynanan çipolik oyununda, sayışmaca veya kura ile tespit edilen oyuncu, oyun aracını yükseğe atmakta ve yere düşmeden ayağıyla vurarak, saydırmaya çalışmaktadır. Vuruş şekline göre sayı kazanılan oyunda, ayak içi ile vurulduğunda bir sayı, ayak dışı ile üç sayı, ayağı diğer ayağın arkasından geçirip içiyle vurulduğunda on sayı, topukla vurulduğunda yüz sayı ve cisim yüksekte iken sıçrayıp ayak içiyle vurulduğunda beş sayı kazanılmaktadır. Dolayısıyla oyuncular en çok sayı getirecek vuruşları yapmaya çalışırlar. Bu değerlendirme biçimiyle en çok sayı kazanan ya da oyun başlamadan önce belirlenmiş hedef sayıya erken ulaşan grup yenmiş sayılmakta ve ardından oyunun “işletme” denilen kısmı başlamaktadır. Bu aşamada, yenilen grubun bir oyuncusu, oyun aracı deri parçasını, yenen grubun oyuncularından birine vurması için atmakta, vurulan cismi tutabilirse oyun yeniden başlamaktadır. Tutamadığı taktirde, tutana kadar atma işlemine devam etmektedir.

Tepküç (Uygurlarda) Oyunu

Doerfer ve Brands, oyunun ve oyun aracı cismin ortadan kaybolması nedeniyle, tepük kavramının spesifik anlamıyla günümüze kadar gelemediğine işaret etmektedirler. Kavramın belirli bir oyunu içeren spesifik anlamını kaybetmiş olması kabul edilebilir olmakla birlikte, Le Coq’un XX’inci yüzyıl başlarında Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği folklor araştırmalarında Uygurlarda tespit ettiği tepküç oyunu ve oyun aracının, tepük ile benzerliği dikkat çekicidir. Le Coq’un, “Çocuk Oyuncakları” başlığı altında tasvirini ve çizimini verdiği tepküç (Şekil 1), üst üste konulmuş birkaç bakır ya da pirinç Çin parasının ortasındaki dörtgen delikten bir tutam at kılının sıkıştırılarak geçirilmesiyle oluşturulmaktadır. Alt kısımda kalan at kılları kısaca kesilerek her yöne açılmakta ve böylece vuruş esnasında ayağı acıtmayacak bir yastık görevi görmektedir. Üst kısımdaki kıllar ise uzun bırakılmıştır.

Cismin toplam uzunluğu 67 santimetre kadardır. Çizimde verilen gerçek görünümü dikkate alındığında, tepküçün de tepük gibi badminton topunun ilkel bir modeli olabilecek yapıya sahip olduğu görülmektedir. Tepük cisminin imâlinde kullanılan iğ ağırşağı şeklindeki kurşun kitlesinin yerini tepküçte madeni paralar almıştır.

Her iki cismin de uçuş kolaylığı ve güvenliğini sağlayıcı “kıl” aksamları tamamen aynıdır. Le Coq’da tepküçü, Kaşgarlı gibi, çocukların ayaklarıyla teperek oynadıkları bir oyun olarak ifade etmektedir. Ayrıca, Kaşgarlı Mahmud’un Uygur olması da, Divanü Lûgatit Türk’de bahsettiği Tepük oyunuyla, Uygur kültür çevresine ait tepküç oyununu kastetmiş olabileceği tezini kuvvetlendirmektedir.

Tepküç oyunu, günümüzde de Uygurlar arasında çok yaygın bir çocuk oyunudur. Oyun aracı tepküç, büyük bir düğme, delikli para ya da alüminyum parçanın deliğinden, tavşan tüyü, keçi kılı veya horozun boyun kası geçirilerek yapılmaktadır.

Oyun, kesintisiz olarak ileriye ve geriye tekmeleme, tek ayak üzerinde diğer ayağın sırtıyla tekmeleme, ayak içiyle ve diz üstünde tekmeleme, havaya sıçrayıp ayakların iç ya da sırt kısmıyla tekmeleme gibi çeşitli vuruş şekillerini içermektedir.

Dolayısıyla, ayak üzerinde sektirme esasına dayalı oyun formuyla tepküçün, XII’inci ve XIV’üncü yüzyıllara ait dörtlüklerden çıkartılan tepük oyunu ile benzer oyun akışına sahip olduğu söylenebilir.

Bu görüşü destekler mahiyette olarak, Uygurlar da, geleneksel tepküç oyununun, DLT’de bahsedilen tepük oyunu olduğunu vurgulamaktadırlar. Takım halinde ya da ferdi olarak oynanabilen tepküç, geçtiğimiz yıllarda Uygur millî jimnastik oyunları kapsamına alınmış ve “spor” kabul edilerek kurallara bağlanmıştır.

Tsuh Küh (Çinde) Oyunu

Çin’de San imparator devrinden (Milattan Önce 2000) 9’uncu yüzyıla kadar oynanan ve futbol benzeri bir tür ayaktopu oyunu olan Tsuh Küh, değişik dönemlere ait Çin kroniklerinde Proto – Türk boyların maharetle oynadıkları bir oyun olarak zikredilmektedir.  DLT ise, XI’inci yüzyıl Türk coğrafyasının spor, oyun ve eğlence hayatı üzerine oldukça zengin malûmatlar sunmaktadır. Top oyunlarıyla ilgili olarak DLT’de Tepük, Çöğen, Top yuvarlaşmak ve Genç’in basketbol oyununa benzettiği Top asmakta yarışmak gibi oyun ve oyun kavramlarından bahsedilmektedir.

Anılan oyunlar arasında Tepük oyunu, oyun aracı mezkûr cismin görünümü ve oynanış biçimi yeterince açıklanamadığından, gerek dilbilim çalışmalarının, gerekse Türk spor tarihinin problem alanlarından birini oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı, belki de sadece tepmek” fiilinden kaynaklandığı için adından hareket edilerek, bugüne kadar ülkemizde yazılmış hemen hemen tüm spor tarihi çalışmalarında “futbol” oyununun Türkler’deki kökeni olarak gösterilen “Tepük oyununun  mahiyetini, diğer bir deyişle, ne olup, ne olmadığını, oyun aracı cismin materyal teknik yapısını ve oyunun oynanış biçimini inceleyerek ortaya koymaktır“.

Langa Tebüü (Kırgızlarda) Oyunu

Langa”, Kırgızlarda okul oyunları kapsamında yer alan, 6 – 17 yaş arasındaki çocuk ve gençlerin yakın yaş gruplarına ayrılarak, hakem gözetiminde oynadıkları bir oyundur (Şekil 2). Oyun aracı cisim olarak langa, büyük bir madeni para ebadındaki ortası delinen yuvarlak kurşun parçasına, çapı 6 santimetre kadar olan kurutulmuş kıllı deri parçasının bir telle bağlanmasıyla yapılmaktadır. Cismi oluşturan materyaller ve yapım tekniği, DLT’de tepük için verilen materyalteknik bilgiyle tamamen örtüşmektedir.

Langa oyununda, hakem oyuncuları sıraya dizmekte ve ulaşılacak hedef sayı olan “mara” belirlenmektedir. Langayı alan oyuncu birkaç adım öne çıkarak, eğer “mara” yüz olarak belirlenmişse, sağ ve sol ayağının üstü ile langayı, kendi boyu yüksekliğinde yüz kez ardışık olarak tekmelemek, başardığı takdirde, sektirme hareketini yine yüz kez, üzerinde durduğu ayağının arkasından geçirdiği sağ veya sol ayağının içi ile tekrarlamak zorundadır. Langa tepilirken ulaşılan sayı, oyuncu tarafından “bir para, iki para…, yirmi para” sözleriyle ifade edilmektedir. Langa tepen oyuncu yüze tamamlamadan düşürürse, sıra bir diğerine geçmektedir. İkinci kez tepme sırasını alan oyuncu, hangi sayıda kalmışsa, o sayıdan devam etmekte ve hedef sayıya ulaşmaya çalışmaktadır. Bu oyuna “cuuşan tepmey” de denilmektedir.

Para ve Lânga (Kırgızlarda) Oyunu

Kırgızlarda oynanan para ve langaya gelince Kırgızlarda bu oyunun veya en azından bunun adlandırılmasının zamanında unutulmuş olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü hem para hem de lânga kelimeleri Türkçe kökenli değildir.

Bu oyunun veya en azından bunun adlandırılmasının Çin’den gelen Dunganlar tarafından getirildiği tahmin edilebilir. Türkolog Sarsen Amancolov’un oğlu Ural Amancolov da bu oyunun Çinlilere dayandığını ileri sürer. Çinlilerde oynanan ve oynanış biçimi ve kullanılan aracın formu bakımından tepüke benzeyen oyunun adı jianzi şeklindedir. Kırgızlarda ve Kazaklarda lânganın basamakları vardır ve her biri çeşitli adlandırılır.

Birinci basamak; Basit vuruş

İkinci basamak; Visidir

Üçüncü basamak; Para

Dördüncü basamak; Koso

Beşinci basamak; Iyur

Altıncı basamak; Bez

Yedinci basamak; Kayçı

Sekizinci basamak; Janzı

Bu basamaklar ve bunların adlandırılması ile ilgili bilgilere bilimsel kaynaklarda rastlanmaz, bunları sadece bazı insanların hatıra yazılarında görmek mümkündür. Basamakların sırası bölgeden bölgeye göre değişebilir ama adlandırmalar aynıdır. Bazı yerlerde veya bazen sadece basit vuruşun belli bir sayıya kadar ulaşılması amaçlanır. İbrahim Yıldıran’ın makalesinde işte basit vuruşun yüze kadar ulaşılması amaçlanan oyun türü tasvir edilmiştir. Görüldüğü gibi Kırgızlardaki tepük oyununun basamaklarının adlarının hiç biri Kırgızca değildir ve Çince adlandırma olan jianzi Kırgızlarda oyunun bir basamağının adıdır, basamaklardan birinin adı da oyunun tamamının adıdır, yani para. Para kelimesi Rusçada “çift” ya da “iki” anlamını verir. Rusya’da oynanan ve tepükle benzerlik ihtiva eden poçekuşka (zos’ka) adlı bir oyun vardır ancak bu oyunda kullanılan araç biraz farklı biçime sahiptir. Zos’ka küçücük torbanın içine fasulye konularak yapılır. Orta Asya’da oynanan oyun hem oynanış hem de aracı bakımından farklılık gösterdiği için bu coğrafada yaşayan Ruslar da para veya lânga kelimelerini kullanırlar. Bu adlandırmaların etimolojisine gelirsek, para hakkında bilgiye şimdiye kadar rastlanmamıştır. Lânga kelimesi hakkında ise iki görüş ileri sürülmektedir. Birine göre lânga kelimesi Farsçadaki “aksak” anlamını veren lang kelimesinden gelir. Diğerine göre ise lânga kelimesi Çince olmalıdır. Fikrimizde lânga kelimesi Çincedir ve çincedeki lang “iki” ve ge “tane” kelimelerine dayanır: 两个 liǎnggè

Yukarıda verilen bilgilerden yola çıkarak oyunun tamamının adı onun bir basamağına verilebileceğini ve aynı şekilde bir basamağının adı oyunun tamamını adlandırmada kullanılabileceğini ileri sürmek mümkündür. Bu açıdan baktığımızda Çin’den Orta Asya’ya göç eden Dunganların beraberinde oyunu getirdiklerini, kendi aralarında bu oyunu bunun basamaklarından birinin adı ile adlandırdıklarını, bunlardan oyunu öğrenen yerliler de oyun ve basamak adlarını da ödünçlediklerini tahmin etmek mümkündür. Bu görüş doğru ise oyunu öğrenen Ruslar lânga kelimesini kendi dillerine çevirerek para şeklinde kullanmaya başlamışlardır. Basamak adlarından para dışında koso, bez kelimelerini de Rusçanın yardımı ile açıklamak mümkündür. Rusçada koso “eğik” anlamını verir. Oyun basamaklarından birinde alete ayakla eğik şekilde vurulur ve bunun için koso adı verilmiştir. Bez kelimesi ise Türkçedeki –sız ekine denk gelir. Lânga oyununda bazı basamaklarda alete çeşitli yollarla vururken yardımcı olarak basit vuruşlar kullanılabilir. Bazı basamaklarda ise sadece belli bir vuruş tarzına izin verilir ve bu tür basamaklarda basit vuruşların kullanımı söz konusu olamaz. İşte bu basamaklarda basit vuruşlarsız oynandığı için bu basamağın adı olarak Rusçadaki bez kelimesi kullanılmıştır.

Para (Türkmenlerde) Oyunu

1997’de Türkmenistan’da yapılan incelemelerde, Aşkabat civarında gözlemlenen “para” oyunu da, tepük oyununun bir varyantı olarak değerlendirilebilecek oyun aracı formuna ve oynanış biçimine sahiptir. Oyun, Uygur, Kırgız ve Azerilerde olduğu gibi ayağın değişik yüzeyleriyle oyun aracına yapılan ardışık vuruşlardan oluşmakta ve vuruşun güçlük derecesine göre sayı kazanılmaktadır. Cismin imalinde kullanılan materyaller 2,5 santimetre çapında yassı yuvarlak bir kurşun kitlesi ile 3,5 santimetre çapında yuvarlak olarak kesilmiş, kurutulmuş koyun ya da keçi derisinden meydana gelmektedir (Şekil 3). İki ucu, kurşun kitlesinin ortasında açılan iki ayrı delikten geçirilen yumuşak bir tel yardımıyla, deri parçası, tüysüz kısmından kurşuna sabitlenmekte ve telin uçları tüylü kısmın ortasında birbirine bağlanmaktadır. Dairesel olarak kesilmiş kuru deri parçası üzerindeki 34 santimetre uzunluğundaki yumuşak tüyler, dairenin dış çeperlerine doğru yatık bir durumdadır (Şekil 3). Cisim böylece, yüzeysel bir genişliğe ulaşarak, Uygurların, belirgin bir uzunluğu olan “tepküç”ünden biraz farklılaşmaktadır. “Para”, kullanılan temel materyaller ve oyun kurgusu bakımından, Kırgızların “langa” ve Azerilerin “çipolik” denilen oyun ve oyun araçlarıyla tamamen aynı gibidir.

Bir oyunun gerçekleşmesini sağlayan oyun araçları, oynanan oyunun niteliğini belirleyen önemli etkenlerdendir. Dolayısıyla, tepük ile benzer ya da aynı materyal teknik yapıya sahip olan tepküç, langa, çipolik ve para adı verilen cisimlerle oynanan ayakta sektirme oyununun, aynı zamanda, XI’inci yüzyılda aynı coğrafyada oynanan tepük için de geçerli olduğu söylenebilir. Ayrıca, XII’inci ve XIV’uncu yüzyıllara ait tepükten bahseden şiirlerde de, mecazi anlamda da olsa, ayak üzerinde sektirmeli bir oyunun tasvir edilmesi, bu tezi kuvvetlendirmektedir. Belirlenen özellikleriyle tepük ve varyantları olarak ele alınan diğer oyunlar, gerek oyun aracı cisim gerekse oyun tekniği bakımından, ayakların raket olarak kullanılmasıyla oynanan bir tür badminton oyunu olarak değerlendirilebilir. Tepük oyununun XI’inci yüzyıla, raketle oynanan oyunların ise ancak XV’inci  yüzyıl sonrasına ait oldukları dikkate alındığında, oyunun, badmintonun raketsiz öncellerinden olması mümkündür. Raketsiz bir badminton türü olarak, İnkalara atfedilen, “indiaca” isimli ve sadece açık el ayasıyla vurularak oynanan bir oyun günümüze kadar ulaşmıştır. Kore’de de, tüytoplara elle vurularak oynanan bir tür badminton oyunu mevcuttur. Tüytop formundaki cisimlere ayakla vurularak oynanan badminton benzeri oyunların varlığı da bilinmektedir. Culin, yılan derisi parçalarının madeni bir parayla ağırlaştırıldığı bir çeşit tüytop ile oynanan ve ayakların raket olarak kullanıldığı bir badminton türevine, Çin’de rastlamıştır.

Mevcut bilgi ve değerlendirmeler, değişik Türk halklarında farklı adlarla, ancak aynı oyun aracı ve anlayışıyla oynanan tepküç, langa, çipolik ve para gibi oyunların, ayakla oynanan badminton türevi oyunlardan olduklarına, tepüğün de, bunlarla gerek yapısal, gerekse oyun tekniği açısından benzerlikler gösterdiğine işaret etmektedir. Bu nedenle, küresel yuvarlak bir oyun aracına sahip olmayan “tepük” oyununun, Türklerde futbolun kökenini teşkil ettiğine dair görüşlerin yeniden gözden geçirilmesinde yarar vardır.

Oyunun videosu:

Kaynakça: Türk Kültüründeki “Tepük” Oyunu ve Bunun Adlandırılış Varyantları – Negizbek Şabdanaliyev


© Oyun Kütüphanesi, 2020.
Her haklı saklıdır.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir